Bu yazı
,
20 Kasım 2013 tarihinde Enerji Günlüğü isimli internet sitesinde yayınlanmıştır
. http://enerjigunlugu.net/komurde-yapi-degisirken_5720.html
1
Türkiye kömür sektörünün yaklaşık 80 yıl süren kamu ağırlıklı yapısının çok yakın bir gelecekte ortadan kalkması, konuyla ilgili pek çok kimse için artık şaşırtıcı olmayacak. Son dönemde bu yöndeki çalışmaların hız kazandığı dikkate alındığında, kamu işletmelerinin yerlerini kısa sürede özel sektöre bırakmaları son derece muhtemel.
Gelişmelere bakıldığında, Türkiye kömür sektörü, önemli bir dönüşümün eşiğinde gibi görünmekte.
Dönüşümün Eşiğinde: Türkiye Kömür Sektörü
Dr. Nejat Tamzok nejattamzok@yahoo.com
Türkiye
kömür sektörü
yapısının kamu işletmeciliği
temelinde
tasarımlanması 1
935
yılına dayanır
.
O yıl
;
Maden Tetkik Arama Enstitüsü
,
Elektrik İşleri Etüt İdaresi
ve Etibank bir
birlerine bağlı olarak
kuruld
u. Etibank’ın kuruluş amaçları arasında, kömür ocaklarını ve kömüre dayalı santralları kurup işletmek de bulunmaktaydı. Böylelikle
, d
aha önce mevcut olmayan merkezi kurumsal yapı “enerji işleri” için olduğu gibi “kömür işleri” için de ortaya çıktı
.
Çok kısa bir sürede
Zonguldak Ha
vzası’nda
ki
kömür
ocakları
ile Seyitömer ve Tunçbilek gibi linyit ocakları devletleştirilerek Etibank’a devredildi. İkinci Dünya Savaşı bittiğinde taşkömürü üretiminin tamamı ve linyit üretiminin yaklaşık %8
0
’
i kamu
kuruluşları tarafından yapılmaktaydı
.
1957 yılında Türkiye
Kömür İşletmeleri (TKİ)
kuruldu ve
Etibank’a
bağlı tüm kömür sahaları
bu kuruma
bağlandı
.
1970’li yıllardaki petrol krizlerinin etkisiyle kömüre dayalı termik santral projeleri gündeme
geldi ve 1978
yılında “Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanun” yayımlan
arak
özel sektöre ait çok sayıda
linyit
sahası elektrik üretiminde kullanılmak üzere TKİ’ye
devredildi.
Bu düzenlemeler sonrasında; Seyitömer, Tunçbilek B, Soma B, Yatağan, Yeniköy, Kemerköy, Afşin
-
Elbistan A, Çayırhan, Kangal ve
Orhaneli gibi linyite dayalı büyük ölçekli termik santrallar için gerekli olan yakıtı sağlayacak kömür üretim projeleri TKİ tarafından hızla devreye sokuldu.
1970 yılında yaklaşık
6
milyon ton olan linyit üretimi 1990’lı yıl
larda 60 milyon ton
ların üzerine çıktı
.
1982 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) kurul
du ve
Zonguldak Kömür Havzası’ndaki kömür ocakları TKİ bünyesinden alınarak bu kuruma bağlandı.
1989 yılında Sivas
-
Kangal, 1995 yılında Afşin
-
Elbistan ve 2000 yılında Çayırhan kömür işletmeleri
, o
zamanki adıyla Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) şimdiki adıyla Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ)’ne
devredil
di. Böylelikle, Türkiye kömür sektörüne
,
1989 yılından itibaren üçüncü bir kamu kuruluşu daha katılmış oldu.
Tüm bu gelişmeler
yaşanırken, kömür sektörünün kamu ağırlıklı yapısı
2013
yılına
kadar pek fazla
değişmedi.
Taşkömürü üretiminin tamamı TTK ve linyit üretiminin ise %90’ı TKİ ve EÜAŞ tarafından yapılmaktaydı.
Zaman içerisinde, sektördeki kamu kuruluşları
,
üretim
ya da dekapaj faaliyetlerinde
kendi makine parkları
yerine giderek %60-
70’lere varan oranlarda özel sektörden hizmet alm
a yolunu tercih ettiler. Ancak,
kömür sahalarının devri ya da satışı yoluyla özelleştir
ilmeleri pek
fazla gü
ndeme gelmedi.
Bu yazı
,
20 Kasım 2013 tarihinde Enerji Günlüğü isimli internet sitesinde yayınlanmıştır
. http://enerjigunlugu.net/komurde-yapi-degisirken_5720.html
2 Bununla beraber,
Türkiye kömür sektörünün yaklaşık 80 yıl süren kamu ağırlıklı yapısının çok yakın bir
gelecekte ortadan kalk
ması
,
konuyla ilgili pek çok kimse için artık şaşırtıcı olmayacak. Son dönemde bu
yöndeki çalışmaların hız
kazandığı dikkate alındığında,
kamu
işletmelerinin yerlerini kısa sürede özel sektöre bırakmaları
son derece muhtemel.
Bu bakımdan en çarpıcı gelişmeler, elektrik sektörünün yeniden yapılandırılması kapsamında sürdürül
mekte olan elektrik
santrallarının özelleştirilmesi sürecinde yaşanmakta. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
il
e Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından sürdürülmekte olan söz konusu sürecin hızlan
m
asıyla kömür sahalarının özel sektöre devrine ilişkin net sonuçlar da ortaya çıkmaya başladı.
Burada
ilk sonuç
2013 Haziran
ayın
da
Seyitömer’de alındı.
TKİ’nin ruhsatındaki Seyitömer kömür sahaları Seyitömer
Termik
Santralı ile birlikte işletme hakkı devir sözleşmesi çerçevesinde Çelikler Seyitömer Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne devredildi.
Aynı yılın Ağustos ayında,
bu defa dah
a önce EÜAŞ adına özel sektör tarafından işletilmekte
olan Sivas-
Kangal kömür sahaları Kangal
Termik
Santralı ile birlikte aynı yöntemle Konya Şeker
-Siyahkalem Ortak G
irişim Grubu’
na devredildi.
Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından üretilen kömürlerden beslenen Çatalağzı
Santralı 2013 Mart ayında ve TKİ’nin Muğla ilindeki kömür işletmelerine ait sahalar
ise besledikleri
Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan Santralları ile
birlikte
2013 Ağustos ayında özelleştirme programına alındı
.
Küresel ya da yerel p
iyasalarda
çok ciddi
engellerin
ortaya çıkmaması halinde
;
Soma Havzası
,
Çanakkale Çan
,
Orhaneli ve Tunçbilek kömür işletmelerinin de beslemekte oldukları termik santrallarla birlikte çok kısa bir zamanda özel sektöre devredilmeleri sürpriz olmayacak
.
Yaklaşık
5,5 milyar
ton ile linyit kaynaklarımızın en önemli kısmına sahip olan Afşin
-Elbistan Linyit
Havzası’nda
ise
yukarıda aktarılanlardan çok daha farklı bir özelleştirme formülasyonu arayışının olduğu görülmekte.
Burada d
aha önce denenen
bir dizi
başarısız girişimin ardından
,
daha çok milletlerarası işbirliklerini de içeren bir kamu
-
özel ortaklığı modeli üzerinde ısrar edildiği anlaşılmakta
.
Bu çerçevede,
havzadaki
kömür rezervini de kapsayan ve 8.000 MW kapasiteli santral yapımı
,
işletilmesi, rehabilitasyonu, modernizasyonu ve yeni kömür sahalarının geliştirilmesini de içeren hükümetler
arası
bir
anlaşma, geçtiğimiz dönemde EÜAŞ ile Abu Dhabi menşeli TAQA arasında
imzalan
dı
.
Ancak, girişim başarılı olamadı ve
TAQA
Firması’nın erteleme kararı almasıyla son
buldu. Bununla beraber,
Afşin
-Elbistan Havza
sı
için benzeri girişimlerin farklı ülkelerle sürdürülmekte olduğuna
dair haberler
sıkça
duyulmakta. K
ömür ocaklarının
, besledikleri santrallarla birlikte
özelleştirilmelerine ilişkin faaliyetler devam ederken
,
daha farklı b
ir kulvarda
TKİ’ye ait kömür sahalarının rodövans yöntemiyle özel sektöre
devr
ine ilişkin çalışmalar da sürdürülmekte
.
Geliştirilen
modelde,
kömürden üretilen birim elektrik enerjisi
nden kamuya belirli bir
pay almak şeklinde özetlenebilecek bir yöntemle
,
kömürlü
sahalar, termik santral kurma
şartıyla özel sektör
e devredilmekte.
Söz konusu model kapsamında; 2003 yılında Şırnak
-
Silopi Asfaltit Sahası Park Grubu’na,
2006 yılında
Bolu-
Göynük Sahası AKSA Göynük Enerji’ye, 2007 yılında Eskişehir
-
Mihalıççık Sahası Adularya Enerji’ye,
2012
yılında
Adana-
Tufanbeyli Sahası TEYO Yatırım AŞ’
ye, Manisa-Soma
Havzası’nda bazı sahalar
Hidro-
Gen (KOLİN İnş
aat) Enerji
’ye
, Bursa-
Keles Harmanalanı ve Davutlar Sahaları Çelikler Firması’na
, 2013
yılında Kütahya
-
Domaniç Sahası Çelikler Firması’na ve Bingöl
-
Karlıova Sahası
ise
Flamingo Biyoyakıt Firması’
na devredildi. Devredilen sahalardan
sözleşme gereği
beslenecek termik
santralların toplam kurulu güçleri
3.000 MW
’ı aşmakta
.
Bu yazı
,
20 Kasım 2013 tarihinde Enerji Günlüğü isimli internet sitesinde yayınlanmıştır
. http://enerjigunlugu.net/komurde-yapi-degisirken_5720.html
3
Zonguldak’ta Amasra B Taşkömürü Sahası ise benzer bir yöntemle 2005 yılında TTK tarafından Hema Endüstri Firması’na devredildi.
Kömür sektörünün özelleştirilmesi kapsamında bir diğer faaliyet alanı ise
2005-
2012 yılları arasında geliştirilen yeni linyit sahalarıyla
ilgili. Bunlardan,
yaklaşık 1,8 milyar ton kömür rezervine sahip
Konya
Karapınar
Sahası
'nda
mevcut kömürlerden elektrik üretmek için Slovak HBP, Istroenergo ile Taylandlı Singh Ortak Girişim Grubu EÜAŞ ile
bir
ön anlaşma imzaladı.
Son dönemde geliştirilen ve ciddi kömür rezervi olduğu düşünülen Eskişehir
-Alpu, Afyon-Dinar ve
Trakya Çerkezköy sahalarının
da yerli ya da
yabancı yatırımcıların ilgisini çektiği gözlenmekte
.
Görüldüğü gibi, kömür sektörünün özelleştirilmesi alanı son derece hareketli.
Gelişmeleri aktarmaya sayfalar yetmez. Ama tüm bu hareketlilikten bugüne kadar ortaya somut ne çıktı diye sorarsanız
,
cevabı şimdilik iki satırı geçmiyor
. Bununla beraber, bu
çalışmaların etkilerini şimdiden gözleyebilmek mümkün. Sektörün lokomotif kuruluşu TKİ’nin üretim kapasitesi, Seyitömer ve Muğla’daki sahaların ayrılmasıyla yarı
ya
rıya
küçülmüş
durumda.
Özelleştirme Başkanlığı tarafından öncelikli olarak özelleştirilecek santrall
ar
arasına alınan Soma A ve B santrallarıyla birlikte kömür sahalarının da özelleştirilmesi durumunda, söz konusu kurumun kendisine yeni bir yön çizmesi gerekecek.
Benzeri bir durum EÜAŞ için de söz konusu. İşletme hakkı devir sözleşmesi kapsamında
Park Grubu
tarafından işletile
n
Çayırhan Sahası’ndan sonra
Sivas-
Kangal Sahası da özel sektöre devredildi. Afşin
-
Elbistan Sahası’nın da özelleştirilmesi durumunda EÜAŞ
,
25 yıl önce girdiği kömür sektöründen tamamen çekilmiş olacak.
TTK’nın konumunun ise diğer iki kuruluştan biraz daha farklı olduğu söylenebilir. Çatalağzı Santralı’nın özelleştirilmesi kararı içerisinde, diğerlerinden farklı olarak kömür sahaları bulunmuyor. Bununla beraber,
Zongulda
k’ın kaygısı, üretiminin neredeyse %60’ını alan Çatalağzı Santralı’nın özelleştirme sonrası alıma devam edip etmeyeceği noktasında. Son dönemlerde üretimi sürekli düşen TTK’nın en önemli müşterisini kaybetmesi muhtemelen sonun başlangıcı anlamına gelebilec
ektir.
Tüm bu gelişmelere bakıldığında
,
Türkiye kömür sektörü, önemli bir dönüşümün eşiğinde gibi görünmekte
.
Öyleyse, bu aşamada cevaplanması gereken iki soru ortada duruyor. İlki, yukarıda aktardığımız özelleştirmeye yönelik girişimleri
n
başarı şansının
ve sürdürülebilirliği
nin bulun
up bulunmadığıdır. İkincisi ise, muhtemel bir dönüşüm sonrası sektörün
eski
yapılarının yeni konum ve işlevlerinin ne olması gerektiğidir.
Sonraki yazımız
da bu
sorulara cevaplar arayacağız…
Ankara/Kasım 2013